DOLAR 32,4375
EURO 34,7411
ALTIN 2441,873
BIST 9915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Kendimizi Sahiplenmek

05.02.2013
640
A+
A-

Her yeni güne gözlerimizi açtığımızda yaşamımıza dair tüm bilgileri tekrar hatırlarız. Hiç zorlanmadan ve çaba harcamadan kimlik bilgilerimizi, hangi ülkede olduğumuz, nasıl bir yaşam sürdüğümüz, işe ne ile gittiğimiz, okuyorsak hangi dalda eğitim aldığımız, evli olup olmadığımız hafızamızda beliriverir. Aynaya baktığımızda ise sürekli aynı kişi ile karşılaşırız; kendimizle.

Tüm bunlar dünyaya ait olan acizliklerdir. Rabbimiz dileseydi her gün aynı “ben” ile karşılaşmak durumunda kalmazdık. Bedenimiz, hayatımız, geçmişimiz farklı olarak uykudan uyanabilirdik. Dünyayı ve yaşamımızı var eden Allah için elbette böyle bir hayat yaratmak oldukça kolaydır. Bu konuyu daha iyi anlamak için şöyle bir örnek verebiliriz; gece bazen gördüğümüz rüyalarımızda farklı bir mekanda, farklı insanlarla ve hiç yapmayacağımızı düşündüğümüz işler yapıyorken kendimizi bulabiliriz. Rüyalar da tıpkı gerçek hayat dediğimiz bu dünyada yaşadığımız olaylar gibi beynimizin içinde gerçekleşmektedir. Yani aslında Allah rüyalarımız ile bize bu durumun mümkün olabileceğini göstermektedir. Allah cennette de bahsettiğim bu konuyu bizlere bir gerçek olarak gösterecektir. Örneğin Peygamberimiz (sav) bir hadisinde insan görünümünün cennette sabit olmayacağını, istediğimiz zaman farklı bir bedene bürünebileceğimizi şöyle haber vermiştir:

“Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir.” [Tezkireti’l Kurtubi, s. 326/564]

Allah “ben” dediğimiz ve sahiplendiğimiz vücudumuzu, yeteneklerimizi ve yaptığımız işlerimizi bir imtihan olarak var etmektedir.

İnsanın dünyada en çok sahiplendiği konulardan birisi dış görünümüdür. Tüm mülkün sahibinin Allah olduğunu idrak edememiş bir kişi, çok kolay bir şekilde gaflete kapılıp, fiziki görünümü ile büyüklüğe kapılabilir. Güzel olsun yada bedenini beğenmeyen olsun, büyüklenen her insan bedenini sahiplendiği için güzelliği için övünebilir yada bedenini beğenmediğinden dolayı komplekse girebilir. Olaylara bu bakış açısı ile bakan insan, imtihan olduğunu unutmuş demektir.

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz… Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Ali İmran Suresi, 186)

Çoğu insanın sahiplendiği diğer bir konu da yetenekleri ve karakteristik özellikleridir. Örneğin zeki bir insan, eğer zekasını kendinden sanıyorsa bu özelliği ile övünüp kendince başkalarını ezmeye çalışabilir. Yine müzik konusunda yeteneği olan bir insan, bu nimet karşısında gaflete kapılmışsa, kendini herkesten üstün sanabilir. Tam tersi, olumsuz özelliklere sahip olan bir insan, örneğin hemen sinirlenen bir yapıya sahip olan bir insan, neden böyle olduğunu düşünüp kendini kahredebilir. Oysa akıllı ve vicdanlı düşünen bir insanın yapması gereken, olumlu ve olumsuz bütün özelliklerinin sahibinin Allah olduğunu unutmaması, bunlarla imtihan olduğunu bilmesi, olumlu özelliklerini Allah için daha çok geliştirmesi, O’nun yolunda kullanması, olumsuz özellikleri ile üzülmemesi ve “ben böyleyim” demeyip kendini düzeltmesi gerekmektedir.

Kendini sahiplenme, şirk kavramının en belirgin özelliklerindendir. Şirk, Peygamberimiz (sav) zamanında putların yıkılması ile ortadan kalkmış bir kavram değildir. Rabbimiz Kuran’da şirk konusu ile ilgili birçok ayet haber vermiştir. Bu yüzden insanın kendisini şirkten uzak görüp, ahlakını yeterli görmesi ahirette karşılığını ödeyemeyeceği bir borcun altına girmesine neden olabilir.

Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa, Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir. (Nazi’at Suresi, 40-41)


Yazan: Ayça SONER